1985 yapımı “Re- Animator”, Howard Phillips Lovecraft’ın “Herbert West—Reanimator” adlı kısa öyküsünden uyarlanan Stuart Gordon yönetmenliğinde korku- komedi türünde kült bir yapım. “Re- Animator”, hem serisinin başlangıcı hem de kendine özgü atmosferiyle akıllara zarar ikili Stuart Gordon ve Brian Yuzna ürünü. Filmin yapımcılığını yapan usta yönetmen Brian Yuzna ise serinin devamındaki iki filmi olan “Bride of Re-Animator”, “Beyond Re-Animator” adlı filmlerin yönetmenliğini yapmıştır. Başrollerinde, Stuart Gordon’ın daha sonra diğer bir kült yapımı olan “From Beyond”da beraber çalışacağı Jeffrey Combs ve Barbara Crampton’ın yanı sıra “Bride of Re- Animator”de de yer alan Bruce Abbott ve David Gale bulunmaktadır. New England’daki Fantastik Miskatonik Üniversitesi’nde tıp öğrencisi olan Dan (Bruce Abbott), öğrenci evi geçim derdine düşmüştür. Dan, ev arkadaşı olarak İsviçre’den yeni gelen, tıbbi araştırmalar yapan Herbert West’i (Jeffrey Combs) alır. Dan’in kız arkadaşı ve tıp fakültesi dekanının kızı Megan (Barbara Crampton), West’le tanıştığı andan itibaren onda ters giden bir şeyler olduğunu Dan’in kafasına vura vura anlatmaya çalışır. Kendini deneylerine fazlasıyla kaptırmış çılgın bilim insanımız West’in deneyleri, karakterlerimizin her birini zıvanadan çıkarır.
80′lerin en önemli üçü bir arada (korku- komedi-gore) filmlerinden olan “Re- Animator’de West, fosforlu kalem suyu şişesiyle ölmüş kişileri yeniden canlandırmaktadır. Bu şişeden her türlü nasibini alan karakterlerimizin de yaşadıkları hayat, hayat olmaktan çıkar. Film ve hikaye, Mary Shelly’nin Frankenstein’ını alıp ağır bir çekiçle kafasına vurur. Hatta serinin devamındaki “Bride of Re-Animator”, “Frankenstein’ın Gelini” gibi yola devam eder.
“Hastanede mangal mı yapıyorlar, ameliyat mı..”
Filmde West karakterinin şırıngası vardır güzel mi güzeldir maalesef ruhu olmadığı için pek de şansı yoktur. Bu bahtsız karakterimiz, yaramaz çocuk gibi oraya buraya iğne sokmadan duramamaktadır. West’e “senden büyük psikopat Dr Call Hill (David Gale) var” demek uygun olabilir. Dr Hill, filmin yarısından sonra sapkın karakterine kafa bin dünya olarak devam etmektedir. O kafayla yaptığı şeyler ise morga düşenin West’e sarılmasını sağlar. Hill, büyük psikopat olarak West’e dünyanın kaç bucak olduğunu gösterir. Filmi izledikçe West’e “bir otur hiperaktif manyak” diye ihtarda bulunabilirsiniz, hatta o elindeki şırıngayı alıp ona batırmak isteyebilirsiniz . West’in özü de zaten iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır özlü sözünü bolca anımsatıyor. Şahsi görüş olarak keyfine düşkün morg bekçisinin bu olaylar içinde aldığı molaların filmin hikayesinde tetikleyici rolü olduğuna inanıyorum. Kendisi ne zaman “ooo mola zamanı” dese bizim karakterler “ooo boş ders” sevinci yaşar gibi zıvanadan çıktığına şahit oluruz.. Boş bulan morgun kapısından kaçıp içerde olmadık şeyler yapar. Bekçi görevinin hakkını vermiyor belki evet, bir görev insanı değil; dergi okumalar, paso molaya çıkmalar… Zaten morgun kapı önünde çalıştığı için onu da anlamak gerek. Filmde doğru düzgün repliği olsa ilk söyleyeceği şey “Hastanede mangal mı yapıyorlar, ameliyat mı belli değil” olabilir. Tüm bu olup biten içinde bir de zombilerin yükselişi tuz biberdir. Karakterlerimizin yolu, yol değildir.
Akıl sağlığına zararlı ancak bir o kadar da zamanında ses getiren film, türe uzak kesimler için hastalıklı gözükebileceğinden tavsiye edilmemeli. Diğer taraftan filmi hatırladıkça ülkemizin yaz sezonu ekranları parselleyen doktorları aklıma geliyor. Aralarına bir dönem Nip Tuck’ın ruj teknikeri Christian Troy karakterimsi biri katılmıştı ki “bir Herbert West karakteri sokulsa nasıl olurdu” diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Durup dururken aklıma yaz ekranı doktorlarının düşmesinin sebebini hala ben de açıklayamıyorum.
“Re-Animator”den dört yıl sonra Stephen King’in çok satan romanı Pet cemetery, Mary Lambert tarafından çekilir ve çoğu karakter Re- Animator’le aynı nihai sonu paylaşır. “Re-Animator” seyrederken “Evil Dead” serisi misali insan gülse mi yoksa bazı gore sahneleriyle depresyona mı girse karar veremeyebilir. “Re- Animator”, sınırda kişilik bozukluğu gibidir. Kahkahalar atarken bir sonraki sahnede irkilebilirsiniz. Film türünün kendine özgü örneklerinden biri olmasının yanında sınırda zombi bozukluğu da olabilir… Yuzna ve Gordon’la her şey mümkün…
Aytaç Özge