Inferno, Dario Argento’nun yönettiği Suspiria ve Mother
of Tears filmleriyle birlikte Three Mothers (Üç Ana) üçlemesinin
ikinci filmi. Argento’nun hikayesini yazdığı filmin senaryosu Thomas de
Quincey’in Suspiria de Profundis kitabındaki Üç Ana’ya dayanır.
Argento filmlerinin giallo dünyasında dolaşan karanlığın dişi
güçleri farklı şekillerde karşımıza çıkar. Inferno’nun daha başında latince
yazılmış bir kitaptan adeta karanlığın yüreğinden gelen Üç Ana’nın Roma, New
York ve Almanya’daki farklı mekanlardan dünyaya acı, gözyaşı ve karanlık
getirmeye çalıştıklarını öğreniriz. Üçlemede yer verilen Suspiria de
Profundis’in Üç Ana’sı ise sırasıyla şöyledir; Mater Suspiriorum (Acıların
Anası), Mater Tenebrarum (Karanlığın Anası), Mater Lachrymarum(Gözyaşlarının
Anası). Bu üç cadı kızkardeş, Argento evreninde korkunun
kraliçeleri olarak yerini alır.
1980 yapımı Inferno, konusuyla Karanlığın Anası’nı hikayenin
merkezine taşır. Gözyaşlarının Anası da güzel kedili kadın olarak filmde yer
yer karşımıza çıkar. Filmin başrollerini Leigh McCloskey ve Irene Miracle paylaşırken
Veronica Lazar, kısa ve öz olarak Karanlığın Anası rolü ile karşımıza
çıkmaktadır.
Filmde Rose (Irene Miracle) adında genç bir kadın, New York
‘ta Kazanian Antiques adlı yerel bir antika dükkânından mimar Varelli’nin yazdığı
Latince bir kitap satın alır. Kitabı okudukça kendi binasının sırlarını açığa
çıkarmaya başlar. Bu durum karşısında gittikçe dehşete kapılan Rose, Roma’daki
erkek kardeşi Mark’tan yanına gelmesini ister. Mark (Leigh McCloskey), kardeşini
görmeye New York’a gittikten sonra cümbüş başlar.
Mater Suspiriorum yani Acıların Anası, İç Çekmelerin Anası
olarak da anılırken Argento, iç çekimlerin babası gibidir. Inferno’da
Suspiria’daki çoğu benzer kareyi Suspiria’yı hatırlatacak ölçüde görebiliriz.
Sara adlı karakterin yağmur yağarken arabadaki görüntüsü Suspiria Suzy’sinin
görüntüsüyle birebir aynı gibidir. Diğer iç mekanlardaki kırmızı ve mavinin
oyunu ise seyirci üzerinde benzer etkiyi bırakabilir. Yalnız Inferno’nun
görüntü yönetmeni, Argento’nun Phenomena adlı efsane filminde olduğu gibi
Romano Albani iken Suspiria’nın görüntü yönetmeni ise Luciano Tovoli’dir.
Verdi’nin Va Pensiola’sının eşlik ettiği sahne, kedilerin şafağı
ve farelerin hücumu sahneleri, Inferno’nun öne çıkan sahneleri arasında yer
alır. Inferno, kuşkusuz Suspiria kadar öne çıkan bir yapıt değildir ve vaat
ettikleri de onun kadar gösterişli değildir. Üçleme filmi olduğu için başarılı
ağabey olan Suspiria’nın yanında ezilmiş küçük kardeş gibi olduğundan gölgede
kalır. Benzer bir şekilde filmde işlenen Karanlığın Anası, Gölgelerin Anası
olarak da anılır.
Inferno’nun Argento’nun başyapıtları arasında yer almaması
etkili bir korku filmi olmadığı anlamına gelmez. Türün severleri tarafından
veya Argento hayranları bakımından vaktiyle azımsanamayacak ölçüde bir beğeni
kazanır. Sürrealizmin sularında dolaşan bir Argento evreni için Inferno
deneyimi, eşsiz bir renk paletinin dokunuşu olabilir. Kiler kapağı bile güzel
gözüküyor, ben ne diyeyim…
Aytaç Özge
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder