1 Kasım 2010 Pazartesi

Zombi etmez sever bizi “Romero Romero Romero”

Bir gece ansızın gelebilen zombileri konu alan “Night of the Dead”, “Dawn of the Dead”, “Day of the Dead”, Diary of the Dead” (dead oğlu dead) gibi filmleriyle ailemizin zombi üstadı George A. Romero’nun 1973 yapımı tırpanlı kült korku filmi “The Crazies” yeniden çevrimden nasibini alır, ışıklar kapanır. Breck Eisner tarafından yönetilen bu yeniden yapımda sakin ve uslu, bir o kadar da puslu bir kasabada Amerikan Rüyası’nın bittiği an, kasaba eşrafının anlam verilemeyen bir dönüşüm geçirmesiyle başlar. Şehir sularına karışan ne idüğü belirsiz zehirli madde, kasaba sakinlerini küçük psikopatlara dönüştürür.

1970’lerde Vietnam Savaşı’nın etkileri ile Nixon Watergate Skandalı ardından çekilen hakiki “The Crazies”, Soğuk Savaş paranoyası ve hükümetin hasıraltı edilen politikalarıyla arka planda gizli işler çevirmelerine yönelik olarak yapılmış bir filmdi. Yine bu dönemde pek çok çekilen film, bu tür oyunların etkisini art arda korku türünde dillendiriyordu. Örneğin bir kült olan soğuk savaşın da etkilerini barındıran “Piranha” serisinin başlangıcı 1970’lerdi. Bu serilerde ve çoğu korku filminde Soğuk Savaş’ın izleri görülürken askeri kaynaklı gizli deneyler de piranhalarımızı denize salıvermişti. Hatta daha sonra James Cameron, uçan piranhaları bile çekip helikopter ambiyansıyla yaklaşan bir avuç kendi alanından başka kimseye zararı olmayan bu günahsız balıkların dramatik hikâyesini anlatacaktı. Klasik olarak “Yok soğuktu, yok sıcaktı” diye okumayı bir kenara bırakırsak öz “The Crazies”, kendine has bir filmdi. Posterinde de “Neden günahsızlar ölür” türevinde bir slogan barındırmaktaydı. Ancak bu yeniden çekim furyasından o da nasibini aldı ve yapımcıları arasında Romero da yer aldı. Burada cover olan Post “The Crazies”, devreye girdi, şalterler attı. Film, hoş bir jestle Donnie Darko’dan hallice olan Gary Jules eseri “Mad World” eşliğinde bir fragmanla servis edildi.



Dedin ki ben Romero, gerçek zombinin savaşçısı…

Öncelikle “The Crazies” bir zombi filminden daha çok salgın filmi olarak virüstü, börtü böcekti; kişiyi ele geçiren felaketler zincirinde değerlendirilebilir. Tabii Romero, bir zombi bilimci olduğu için zombi geleneğinin de etkisi yadsınamaz. Nihayetinde buradaki az zombimsi, üşütüp virüs kapmış kasaba halkımız bir salgının etkisindedir. Su içmiş ve başları yanmıştır.

2002 yapımı Danny Boyle’ın leziz filmi “28 Days Later” (28 Gün Sonra), 1973 yapımı “The Crazies” ile eleştirmenler tarafından çok karşılaştırıldı. Biri yavrusunu virüs kapmış anı yaşayan film olarak karşımıza çıkarken diğeri virüsün yayılmasından sonrasını anlatmaktaydı. 2010 “The Crazies”, yeniden yapımda kader arkadaşları olan pek çok film gibi içe dehşet salmıyor. “Tabii burada tek tek isminizi vermek istemiyorum” diyebileceğim yeniden çevrilen pek çok korku filminde yaşanan gülme reaksiyonu filmde yer yer mevcut; ama şunu da belirtmek gerek ki son dönemde karşılaştığımız pek çok yeniden çevrimden de bir nebze iyi… Bunun yanında film, zaman kaybı olarak da görülebilir. İlla da son dönemde yapılan bir salgın filmi seyretmek istiyorsa bünye, “The Carriers”, bunun için fena olmayan bir seçim olabilir. Geçtiğimiz sene vizyonda yer alan “The Carriers”, öyle abartı bir film değildir; kendi halinde salgın, virüs filmi normlarına da uygundur. Yani kısacası 2010 “The Crazies”te yeni bir şey yok, ben de yeni bir şey söylemiyorum zaten… Soğuk Savaş, Love of Richard Nixon, Vietnam, Komün yaşam korkusu, militarist deneyler, çoğu aynı türdeki filmde etkilidir ve kendileri için söylenmiştir. Aslında bu tarz filmleri öyle yeni bir şey beklemeden seyretmeye alışmalı, yine “yeni bir şey yok ya, mantık hatası dolu bu ne, bu arada Lost’un sırrı ne” gibi alışkanlıklardan kurtulup bir Cuma gecesi korku kuşağı filmi olarak izleyebilir insan, ne olur; sabaha kadar kucaklar bizi Romero, Romerooo, Romeroooo!

Özge Öndeş
Kaynak: www.resetmagazine.net/resetsayi58/sinema/The-Crazies.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder