1 Kasım 2010 Pazartesi

“İşin sırrı sosta: Kızarmış Yeşil Domatesler”





“Bir zamanlar burada bir göl vardı ve kasabanın hemen dışındaydı. Oraya yüzmeye, balık avlamaya ve kano sürmeye giderdik. Bir kasım günü büyük bir ördek sürüsü geldi ve gölün üstüne kondu. Sonra sıcaklık o kadar çabuk düştü ki göl anında dondu. Ördekler de uçtular ve gölü de yanlarında götürdüler. ve o gölün şimdi georgiada bir yerde olduğunu duydum. Bir düşünsene....”


Idgie Threadgoode

Bir zamanlar küçük bir kız vardı. En sevdiği şeylerden biri kendi yaşıtları için artık klasikleşmiş olan Parliament Sinema Klubü'nü iki eli yanağında seyretmekti. Bu sinema kuşağının zamanla büyüttüğü şu an yazdığı satırları okuduğunuz o takipçiyi etkileyen pek çok film oldu; Esaretin Bedeli'nden Kasabanın Cadıları'na kadar neredeyse yayınlanan çoğu filme “vaov” demekteydi. Bir gün eline bir keski alıp posterin altından duvarı oymak isterken diğer gün hiçbirimizin hatırlamak istemeyeceği, Cher saçına benzetmeye çalıştığı saçlarıyla “cadı olmak, muhteşem bir şey vaov” diyebiliyordu. Günlerden bir gün bu kuşakta Kızarmış Yeşil Domatesler (Fried Green Tomatoes) adlı filmi seyretti ve “hemen bir arı kovanı bulup elimi sokmalıyım” gibi yanlış bir fikre kapıldı. Bir arı büyücüsü (bee charmer),arı cezbeden olarak da geçer, olmaktı arzusu... Büyüdüğünde ise sivrisinek büyücülüğünü bile beceremedi ve bol bol ısırıldı. Konumuz yazarımızın kanlı sivrisinek tarihinden öte aklında küçüklüğünden kalan bir kızarmış yeşil domates tadıydı, bir şapkanın tren raylarında gezinişine bakarken...


Fannie Flagg'ın “Fried Green Tomates at the Whistle Stop Cafe” kitabından uyarlanan filmin senaryosunda yine Fannie Flagg ve ek olaran Carol Sobieski imzası var. Jon Avnet'in yönetmenliğini yaptığı filmde Evelyn Couch (Kathy Bates), kocasının bir akrabasını ziyaret etmek üzere gittiği huzur evinde Ninny Threadgoode (Jessica Tandy) adlı yaşlı bir kadınla tanışır. Ninny, Evelyn'e Idgie Threadgoode ( Mary Stuart Masterson) ve Ruth Jamison'ın ( Mary Louise Parker) hikâyesini anlatarak onun kaybolduğu hayatına daha yakından bakmasını sağlar.

Filmin feminist okumalar ağırlıklı olarak pek çok okuması yapıldı. Burada okuma yapmadan ziyade küçük bir kızın gözünden hatta gözlüklerinden başlayan bir deneyimle harmanlanan bakış açılarına göz atılabilir. Bütün okumalar yapılmış ve bütün istekler bırakılmış değildir elbet ama bunlar için pek çok yazılı ve sözlü kaynak yorumunu yapmıştır.


Towanda Gücü Adına!

Film, Evelyn'e anlatılan bir hikâyeyle kendi hayatının direksiyonuna geçmesini seyirciye adım adım aktarır. Hatta filmin özünü anlatan böyle bir sahne de vardır. Direksiyon başındaki Evelyn, park yerinde zar zor bulduğu yere park etmeyi beklerken bir araba hızla beklediği yere girer. Evelyn, arabadan çıkan o zamanların tikisinden hallice, Serpil Çakmaklı tokalı iki kıza kibarca yerin kendisine ait olduğuna dair uyarır. Kızlar da “ kabul et biz genciz ve hızlıyız o yeah” şeklinde Evelyn'le dalga geçerler. Evelyn, hayatında daha önce hiç yapmadığı şekilde Idgie'nin hikâyesinin ilhamıyla “Towandaaaa!” diye haykırarak kızların arabasına kendi arabasıyla vurmaya başlar. Bu durum karşısında şoka giren kızlarımıza da “Kabul edin kızlar, daha yaşlıyım ve sigortam var” şeklinde postasını koyar. Burada akıllara Misery'de bacağa kitapla çalışan Kathy Bates performansı gelir ki ben o kızlardan biri olsaydım“Kathy Bates Dellenmesi” olarak tanımlanabilecek bu durum karşısında Misery performansına da hürmeten arkama bile bakmazdım.

Kızarmış Yeşil Domatesler'de Idgie hayatın içine elini arı kovanına sokar gibi dalan bir karakter, Ruth ise daha temkinli. Persona'lar birbirine doğru bakarken filmden geriye Moby Dick'li bir rahip, yamyamlık üzerine yemek tarifi ve Idgie'nin etkisindeki pek çok sahne akılda kalır. Filmi koltuğa kurulup seyretmenin tadına varmak gerekir. Tabii burada bir uyarı yapmak gerekir ki her kızarmış etin yahnisi de yenmez.

Buradan bakınca film üzerine Chris O'Donnell'ın canlandırdığı Buddy'den referans alan Idgie'ye öykünerek denilebilir ki: “Bir zamanlar burada televizyonun içinde bir film vardı. Televizyonun kumandasına basıp Pleasantville misali içinde kaybolmak isterdik. Bir kasım günü Idgie geldi ve arıların içine daldı. Sonra arılar kızdı ama o dinginlik içinde gömleğinin üzerinden uçtular ve filme dair bütün keskin iddiaları da yanlarında götürdüler ve o filmin şimdi sizin evde bir yerlerde izlenildiğini duydum. Açıp bir izlesene...”

Özge Öndeş
Kaynak: www.resetmagazine.net/resetsayi64/sinema/Fried-Green-Tomatoes.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder