Bir kadın, üzerinde beyaz bir elbiseyle köyde koşuyordu, birinden kaçıyordu şüphesiz ya da kendi bile nereye geleceğini bilmiyordu. “Hele bir soluklanayım” dediğinde karşısındaki evin penceresinde duran kadını gördü, kendini… Bu bir ayna değildi, ayna halkı da canlanmamıştı; şaşkınlıkla evin yanında toprağın içinden çıkan elleri gördü. Siyah eller yavaş yavaş toprağın terini silmeye hazırlanırcasına evi sarmaladı. Kadın, penceredeki kendisiyle birlikte ellerin, evi yıkmasına karşı haykırdı. Uyandığında ise uçak koltuğunda uyuya kalmış “Leydi deme bana” Güngör Bayrak’tan başkası değildi…
Toprağın Teri, yönetmenliğini 1986 yılında vefat eden Natuk Baytan’ın yaptığı, efsanevi açılış sahnesine sahip bir film. Başrollerini Fikret Hakan, Güngör Bayrak, Bulut Aras ve Erol Taş’ın paylaştığı film, Türk Sineması’nın önemli klasiklerinden biri.
Gerilim, dram, çok az da olsa slasher havasında gezinen bu güzide eserin konusu ise şöyle: Amerika’dan eşi (Güngör Bayrak) ve çocuğu ile köyüne dönen mühendis Hasan (Fikret Hakan), burada bir fabrika kurarak köylülere yardımcı olmak niyetindedir. Girişimci ruhlu olmayan köy ağası Salih (Erol Taş), “eski köye yeni adet gelmez” diyerek sorun çıkarır, bundan sonra hiç bir karakterin yolu yol değildir.
“Seni Ben Ellerin Olsun Diye Mi Sevdim” makamında, David Lynch’i aratmayacak açılış sahnesi filmin en önemli sahnesidir. Şöyle uzanıp çocukluğumuza dönersek bu sahne, yine 1981 senesinden başrolünü hükümet gibi actor Michael Caine’in üstlendiği, Oliver Stone’un “The Hand” filmini bolca hatırlatmaktadır. Tabii bu, tıfılken yatağın altını , “gezinen bir el var mı” diye rutin olarak kontrol etmemden dolayı bir bana hatırlatılmış da olabilir. Takıntılı çocukluğumuzu bir kenara bırakırsak, Toprağın Teri’ne giriş, kısa ve öz ifadeyle zamanının ötesine geçip bir de izleyenini bir güzel pataklamaktadır.
60’ların kült müzik grubu Apaşlar’ın gitaristi ve kurucularından, “Ağır Roman”, “Kahpe Bizans” gibi filmlerin yapımcılarından olan Mehmet Soyarslan, filmin senaristliğini yaparken aynı zamanda Haluk Ünsal ile birlikte yapımcılığını da üstlenmiştir. Yönetmen koltuğunda oturan Natuk Baytan ise Kara Murat serileri ve merhum Kemal Sunal’ın yer aldığı “Yedi Bela Hüsnü” ve “Atla Gel Şaban” gibi pek çok filme imzasını atmıştır. Baytan ve Soyarslan’ın sayesinde bir gün belki hayattan, geçmişteki günlerden bir teselli vermektedir bu film.
Filmin açılışının yanında Fikret Hakan’ın performansı ve tabii ki sepet kafası da unutulmaz öğeler arasındadır. Özen Film’in meşhur gerilimli introsunun çaldığı açılışı yüzünden bile film; tekrar, tekrar izlenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder